Bu sefer bir mülakata girdiğinizde nasıl becerip o mülakatı
kendiniz için işe alımınızı imkansız hale getirebilirsiniz sorunsalı üzerine
eğilelim hep beraber. Bu blogda daha önce de dediğim gibi, "içeriden"
bazı bilgiler paylaşıyor olacağım. Yani aday olarak gittiğiniz bir görüşmede
sadece sizin yaptığınızı düşündüğünüz ama aslında klişe haline gelmiş
davranışlar ve işe alımcıların bu konular hakkında ne düşündükleri..
İnsanları kategorize etmek hem faydalı hem zararlıdır.
Öncelikle her kişi nev-i şahsına münhasırdır ama öte yandan bir tasnif yapmak
zorunda beynimiz. İşe alımcının beyni de defter değil ki her şeyi kaydedip
hatırlasın.. Gerçi beynini defter niyetine kullanan bazı işe alımcılar
biliyorum, yaptıkları görüşmenin üzerinden neredeyse bir yıl geçse de hala tüm
ayrıntılarıyla görüşmeyi hatırlayabiliyorlar. Sanki sorsan adayın o gün
görüşmede ne renk kıyafet giydiğini de söyleyecek. Fakat bunların da nesli
tükenmek üzere, o sebeple biz bugün normal bir aday ve normal bir işe alımcı
arasındaki ilişki üzerine normal bir inceleme yapalım.
- İlk olarak; mülakata geç gelmek ve en az onun kadar kötü olan bir saat önceden gitmek. Geç gidince size ayrılan zamanı harcamış olursunuz erken gidince ise işe alımcıyı baskı altına alırsınız. İşi vardır fakat siz de gelmişsinizdir. Bekletse olmaz, bekletmese zamanı değil.. Yapmayın.
- İkinci olarak; görüşmeye girdiğinizde kendinize olan güveninizi göstermek için işe alımcının elini kurban pazarında pazarlık ettiğiniz bey amcanın eli gibi hunharca sıkmayın. Yazık, o da insan. Hafifçe sıkacağım diye de adamın elini parmak ucunuzla tutar gibi yapmayın, sonra çok üzülüyoruz. Kendimizi hastalıklı filan gibi hissediyoruz.
- İşe alımcı mülakata "Kendinizi nasıl tanıtırsınız" şeklinde bir soruyla başlıyorsa ya mülakata hazırlıksızdır ya da sizin kendinizde öncelikle nelere önem verdiğinizi görmek istiyordur. Fark yaratacağım diye ayakkabı numaranızı, burcunuzu, minnoş kedinizin ismini paylaşmanıza gerek yok. İnanın bunları merak etmiyoruz ve bunu deneyip dikkat çekmeye çalışan ilk aday da maalesef siz değilsiniz...
- Mesleki sorulara geçildiği zaman size sorulan herhangi bir soruyu bilmiyorsanız bilmediğinizi ama bildikleriniz üzerinden yorum yapabileceğinizi söyleyebilirsiniz. Uyanıklık edip soruyu cevaplamak yerine konuyu başkaca, sizin daha iyi bildiğiniz bir düzleme çekmek fark edilemeyecek bir şey değil. Ama genelde sizi bozmamak için sesimizi pek çıkarmıyoruz. Ama bunu sizin eksi hanenize yazıyoruz. Unutmayın, dünyadaki en akıllı insan siz değilsiniz ve muhtemelen işe alımcının gördüğü ilk aday da siz değilsiniz.
- Size sorulan soruları cevaplamanız için belirli bir süre verilmişse hemen koşarak soruyu cevaplamayın. Azıcık düşünün, düşünmeseniz de bari düşünür gibi yapın.. Gerçi onu da beden dili hareketlerinizden anlıyoruz genelde. Eğer düşünmüyor da daha önceden çalıştığınız ya da ezberlediğiniz bir soruyu yanıtlıyorsanız bunu genelde göz hareketlerinizden anlayabiliyoruz. Ama hiç düşünmeden cevaplanan sorularda sizin aceleci ve hızlı karar veren birisi olduğunu düşünürüz. Bu bazen iyidir, ama bazı pozisyonlar için çok da iyi kabul edilmez.
- Mülakat esnasında şaşırtıcı sorular gelebilir, bunun bir mülakat olduğunu unutmayın. Bazen sizin verdiğiniz cevaptan ziyade nasıl cevap verdiğinizle ilgileniyor olabiliriz. Sinirleniyor musunuz, terliyor musunuz? Bunlar bizim için genellikle verdiğiniz cevaptan daha önemlidir. Bu arada işe alımcılar da bazen değişik soru sorabilmek adına gerçekten saçma ya da yerinde olmayan mülakat soruları sorabiliyorlar. Mesela mavi yaka bir manav personeline 5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz derseniz "valla abla buralarda tezgahı genişletmiş oluruz inşallah" cevabını almanız kaçınılmaz olabilir. O sebeple pozisyona uygun sorular sormak önemlidir. Türk Telekom İnsan Kaynakları Başkanı Bahattin Aydın'ın öğrencilik yıllarımda üniversitemde verdiği bir seminerde "adaylara sorduğum en zor soru "şimdiye kadarki en büyük başarınız nedir" sorusu olmuştur" demişti. Bu soruyu ben de yeni denemeye başladım. Adaylara ait inanılmaz bilgiler edinebilirsiniz ve eğer psikolojilerini yorumlayabiliyorsanız giriş seviyesinde karakter tahlili bile yapabilirsiniz. Bir başka sefere de bu çalışmamın sonuçlarını paylaşayım bari..
- Bir hesaplama sorusu varsa ya da size sorulmuş bir study case varsa burada muhakkak zarar ya da olumsuz sonuçlanma durumu da yazın. Çünkü sadece pollyanna olarak case leri sonlandırmak sizin gerçekçi olmadığınız izlenimi yaratır. Unutmayın, gerçek hayatta her durumda muhakkak bir zarar riski vardır. Sadece kar elde edileceği fikri Hollywood filmlerinde ya da rüyalarda olur.Mülakatçılar da adayı zorlamak için gereksiz case leri adaya sormaktan kaçınmalıdır. Yetiştirmek üzere alınacak olan muhasebe personeli için muhasebe kodlarını ya da bildirge sonuçlarını sormak anlamsız olabilir ve gereksiz yere aday üzerinde stres ve baskı yaratabilirsiniz.
- Son olarak ayrılırken sizin sorunuz olup olmadığı sorulabilir. Süreç hakkında bilgi verilmediyse bunu sormak yerinde olacaktır, böylece ne kadar zaman sabretmeniz gerektiği hakkında da bilgi sahibi olabilirsiniz.
Tüm adaylara ve işe alımcılara selamlar...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder