29 Tem 2016

Biz Sizi Sonra Ararız

Başlıktaki cümleyi duymak için bir İK'cı olmaya gerek yok, eğer hayatınızın bir döneminde iş arama sürecine girdiyseniz en az bir kere duymuşsunuzdur.

Peki neden geri aranmazsınız? Cevabı basit: İnsan Kaynakları'nda çalışan kişinin umursamazlığı!...
Gerçek bir İK'cı, karşısında sabırsızlıkla yaptığı görüşmenin sonucunu bekleyen bir adayı keyfi olarak günlerce hatta haftalarca bekletmez. Fakat karar süreci de çoğu zaman görüşmeyi yapanın yetkisinde değildir. Onay alınması gereken üst birimler ve onların çok yoğun takvimleri vardır, oradan gelecek bir onayı günlerce bekleyen İK'cılar vardır haliyle. Adaysa bu süre içinde "altı üstü bir olumlu ya da olumsuz geri dönecekler, ondan bile acizler" diyerek görüşme yaptığı firmaya kızar. Ek olarak işe alımcının görüşme yaptığı tek aday siz değilsinizdir ve bu şekilde bekleyen başka işler de bulunmaktadır. Ek olarak şirkette işe alım haricinde takip edilmesi gereken başka işleri de çoğu zaman İnsan Kaynakları takip eder. Bir çok kurumsal firmada bile hala kariyer gelişimi ve yetenek yönetimi birimleri kurulmamıştır, genellikle adayla ilk yüz yüze gelen ve kişinin işe uygunluğuna onay veren kişi olarak yeni başlayanın oryantasyon sürecini takip eden, sonrasında şirket içi çalışanların kariyer planlarını yapan da yine çoğu zaman işe alımcıdır. Yani bekleyen adayın zannetiği gibi ofiste ayaklarını masaya uzatıp, ellerini ensesinde kavuşturup adayları keyfe keder bekleten bir insan değildir işe alımcı. Dahası adaya geri dönüş yaparken, eğer olumsuz bir cevap verilecekse bu kadar beklettikten sonra bir de olumsuz cevap verdikleri için şirketi adına mahcup olandır, yapmayındır, yazıktır, günahtır..

Peki tüm İK'cılar da sütten çıkmış ak kaşık mıdır? Herkesin mi çok işi vardır canım? Birisi de mi denk gelmez? İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmak gerek malum, evet bazı İK'cılar bazen yılların verdiği monotonluktan bazen de gerçekten umursamazlıktan hızlı geri dönüşün bazı adaylar için kariyer anlamında hayati önem taşıdığını düşünmezler. Peki bu durumda ne yapılabilir? Öncelikle tabi ki kendimizi hatırlatacak bir mail atmak veya telefonla görüşmenin sonucu hakkında bilgi almaya çalışmak süreci hızlandırabilir. Fakat bunu yaparken de tacizkar bir biçimde her gün, günde 5 vakit İK'cıyı aramak pek hoş bir algı yaratmaz tabi ki. Ek olarak sürecin sonlanmasının sizin için neden bu kadar önem arz ettiğini anlatmak da faydalı olacaktır. Mesela bu arada başka bir firmayla daha görüşmüş ve onlardan yanıt almış fakat bu tarafın da teklifini duymak istiyor olabilirsiniz. Bu durumu lisan-ı münasiple anlatmak eğer sizin için bir işe alım gerçekleşecekse sizi kaybetmemek adına sürecin hızlanmasına, olumsuz bir geri dönüş olacaksa diğer tarafı da reddetmemeniz açısından hemen sürecin sonlandırılmasına yardımcı olabilir. Çünkü bir işe alımcı için en kötü iki durum öncelikle organizasyona uygun olmayan bir adayı işe almak ve sonrasındaysa uygun olan adayı işe almamaktır.


Son olarak elbette her mülakat çok özeldir ve kendine münhasırdır fakat işe alımcının da aklı defter değildir. Maalesef o pozisyon için tek yaptığı görüşme de sizinki değildir. O sebeple tüm bu süreçlerin başında kendinizi hatırlatacak detayları belirtmek önemlidir. Sonrasında merak etmeyin, biz sizi zaten ararız :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder