Başlıktaki cümleyi duymak için bir İK'cı olmaya gerek yok,
eğer hayatınızın bir döneminde iş arama sürecine girdiyseniz en az bir kere
duymuşsunuzdur.
Peki neden geri aranmazsınız? Cevabı basit: İnsan
Kaynakları'nda çalışan kişinin umursamazlığı!...
Gerçek bir İK'cı, karşısında sabırsızlıkla yaptığı
görüşmenin sonucunu bekleyen bir adayı keyfi olarak günlerce hatta haftalarca
bekletmez. Fakat karar süreci de çoğu zaman görüşmeyi yapanın yetkisinde
değildir. Onay alınması gereken üst birimler ve onların çok yoğun takvimleri
vardır, oradan gelecek bir onayı günlerce bekleyen İK'cılar vardır haliyle.
Adaysa bu süre içinde "altı üstü bir olumlu ya da olumsuz geri dönecekler,
ondan bile acizler" diyerek görüşme yaptığı firmaya kızar. Ek olarak işe
alımcının görüşme yaptığı tek aday siz değilsinizdir ve bu şekilde bekleyen
başka işler de bulunmaktadır. Ek olarak şirkette işe alım haricinde takip
edilmesi gereken başka işleri de çoğu zaman İnsan Kaynakları takip eder. Bir
çok kurumsal firmada bile hala kariyer gelişimi ve yetenek yönetimi birimleri
kurulmamıştır, genellikle adayla ilk yüz yüze gelen ve kişinin işe uygunluğuna
onay veren kişi olarak yeni başlayanın oryantasyon sürecini takip eden,
sonrasında şirket içi çalışanların kariyer planlarını yapan da yine çoğu zaman
işe alımcıdır. Yani bekleyen adayın zannetiği gibi ofiste ayaklarını masaya
uzatıp, ellerini ensesinde kavuşturup adayları keyfe keder bekleten bir insan
değildir işe alımcı. Dahası adaya geri dönüş yaparken, eğer olumsuz bir cevap
verilecekse bu kadar beklettikten sonra bir de olumsuz cevap verdikleri için
şirketi adına mahcup olandır, yapmayındır, yazıktır, günahtır..
Peki tüm İK'cılar da sütten çıkmış ak kaşık mıdır? Herkesin
mi çok işi vardır canım? Birisi de mi denk gelmez? İğneyi kendimize çuvaldızı
başkasına batırmak gerek malum, evet bazı İK'cılar bazen yılların verdiği
monotonluktan bazen de gerçekten umursamazlıktan hızlı geri dönüşün bazı
adaylar için kariyer anlamında hayati önem taşıdığını düşünmezler. Peki bu
durumda ne yapılabilir? Öncelikle tabi ki kendimizi hatırlatacak bir mail atmak
veya telefonla görüşmenin sonucu hakkında bilgi almaya çalışmak süreci
hızlandırabilir. Fakat bunu yaparken de tacizkar bir biçimde her gün, günde 5
vakit İK'cıyı aramak pek hoş bir algı yaratmaz tabi ki. Ek olarak sürecin
sonlanmasının sizin için neden bu kadar önem arz ettiğini anlatmak da faydalı
olacaktır. Mesela bu arada başka bir firmayla daha görüşmüş ve onlardan yanıt
almış fakat bu tarafın da teklifini duymak istiyor olabilirsiniz. Bu durumu
lisan-ı münasiple anlatmak eğer sizin için bir işe alım gerçekleşecekse sizi
kaybetmemek adına sürecin hızlanmasına, olumsuz bir geri dönüş olacaksa diğer
tarafı da reddetmemeniz açısından hemen sürecin sonlandırılmasına yardımcı
olabilir. Çünkü bir işe alımcı için en kötü iki durum öncelikle organizasyona
uygun olmayan bir adayı işe almak ve sonrasındaysa uygun olan adayı işe
almamaktır.
Son olarak elbette her mülakat çok özeldir ve kendine
münhasırdır fakat işe alımcının da aklı defter değildir. Maalesef o pozisyon
için tek yaptığı görüşme de sizinki değildir. O sebeple tüm bu süreçlerin
başında kendinizi hatırlatacak detayları belirtmek önemlidir. Sonrasında merak
etmeyin, biz sizi zaten ararız :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder